Dünya Turuyla Liderlik, Gökkuşağı ve Çeşitlilik

Dünya Turuyla Liderlik, Gökkuşağı ve Çeşitlilik

Gökkuşağı gibi olmalı liderler. Tüm renkleri barındırmalı yönetim şeklinde. Böylece onu gören herkes mutlu olmalı gökkuşağını görmüş gibi. Kırmızı gibi hedefinde tutkulu, turuncu gibi yaratıcı, sarı gibi ışığını saçan, yeşil gibi uzlaşmacı, mavi gibi güven veren ve mor gibi çılgın olabilmeli ki ekibindeki herkese dokunabilsin. Renkli liderin ekibi de gökkuşağı gibi olduğunda çeşitlilik meyvelerini verecek, yaratıcılığı arttıracak ve vizyonu genişletecektir. Dünyamızı bu kadar güzel yapan da her çeşidi barındırmasıdır: Farklı kültürler, orijinal coğrafyalar ve pek çok kaynak... Dünyayı modelleyen liderler yönetim şekli olarak pek çok soruya cevap bulacaklardır. 
19.yy’ın en önemli mimarlarından Gaudi’nin devleştirdiği Barselona her gidene ilham verir. Doğanın kıvrımlarını eserlerine öyle aktarmıştır ki onları görünce yaratıcılığımız tavan yapar. Hemen sınırları aşmak, yapılmayanı yapmak ve iz bırakmak isteriz. Barselona gibi ilham veren bir lider olduğumuzda iş sonuçları ilham verici olan bir ekip yaratırız ve ezberler bozulur.
Göbeklitepe de ezber bozan bir yerdir. Bilinen en eski insanlık eserini MÖ 10,000 yılına çekerek bildiğimizi sandığımız tarihi değiştirmiştir. Lider de ezberleri bozmalı ve şaşırtmalı. Çünkü şaşırma eylemi ile salgılanan dopamin hormonu öğrenilen bilginin kalıcı olmasını sağlar. Göbeklitepe gibi sıra dışı olmak ilgiyi ve odağı hep aktif tutmamızın anahtarıdır.
Hayatın içinde zorluklar da var. Hep yüksek irtifada gitmeyebilir işler. O stres anlarında bu zorluk bana neyi öğretecek ve Bosna-Hersek gibi zorlukların üstesinden nasıl gelebilirim diye çözüme döndürmeli yönünü lider. Bir ülke düşünün; öyle akla sığmayacak zorluklar geçirmiş olsun, bir kuşağı hep savaş ve etkilerini yaşamış olsun ama yılmasın ve küllerinden doğan Anka kuşu gibi dönüşsün. İşte Bosna-Hersek her liderin motivasyonu düştüğünde zorluklarla baş etme örneği olmalı. Japonlar’ın ünlü atasözü gibi: 7 kere düş, 8 kere ayağa kalk.
Duygular çok aktifleşince Roma gelir hep aklıma. Hep canlı, samimi ve yaşayan bir yer Roma. Görkemli meydanları, dile gelse anlatacak çok hikayesi olan Kolezyum’u ve Trevi Aşk Çeşmesi ile her duygu aktif sanki Roma’da. İnsanın olduğu yerde duygu olmazsa olmaz. Liderin buradaki rolü duyguları görmek, anlamaya çalışmak ve herkese kendini değerli hissettirmek. Bağlılığı yaratan duyguların gücüdür. Çalışan bağlılığı için Roma gibi duygulara hitap eden liderler olalım.
Duyguları görenler ekibiyle ilgilenen liderlerdir. Ekiplerin en önemli ihtiyacı güçlü yönlerini görünür kılan liderlerdir. Tıpkı Bozcaada gibi. Küçücük bir adanın güçlü yönlere odaklanmak adına bize anlattığı çok şey var. Sert rüzgarlarını değerlendirip ana karaya enerji gönderen türbinleriyle, stratejik konumundan gelen gücünü korumak için yaptığı kalesiyle ve bakir doğasını zincir işletmelere vermeyip kendi kaynaklarını kullandırmasıyla gücüne aşık, kendisiyle okey bir ada. Ekibin güçlü yönlerini görüp arkasında duran ve ışıklarını parlatan liderler olalım.
Enerjiyi yöneten de yönlendiren de liderdir. Onun enerjisi modellenir. Fransız Rivierası’nın başkenti güzel Nice de enerji veren bir şehirdir. Yazı ayrı güzel kışı ayrı güzeldir. Oraya gidince havası değişir insanın. Bazı liderler de öyledir: İyi ki geldi motivasyonum yükseldi, deriz. Yaydığı enerji ile aranan kişi olur. Aranan o kişi değil, yaydığı enerjisidir aslında. İletişim çalışmalarındaki Aynalama Tekniği gibi düşünün. Karşında yüksek frekanslı biri varsa ona uyumlanırsın. Bu sebeple liderin enerjisi güzel Nice gibi yüksek olduğunda motivasyonu yüksek mutlu takımlar kurulur. Nice gibi enerjik olalım.
Dünyanın dengeleri hızla değişirken bizim de dönüşmemiz gereken durumlar olacaktır. Dönüşüm adına Singapur muazzam bir şehir devletidir. Adanın sembolü olan Merlion Heykeli dönüşümü sembolize eder adeta. Heykelin gövdesi Singapur’un balıkçı köyü olarak mütevazı başlangıcını, heykelin başı ise aslanlar kenti olarak gücü temsil ediyor. Asya ülkelerinden farklı olarak taksi şoföründen manavına kadar herkesin İngilizce konuştuğu bir yerdir Singapur. 1965’te bağımsızlığını ilan ettikten sonra uzun dönemli hedefler belirleyip engellere değil ihtiyaçlara odaklanmıştır. 5.5 milyon nufüsüyla kişi başına milli geliri en yüksek 10 ülkeden biridir. Dönüşüm, tüm adımları hedeflere hizalanmak, mevcut kaynakları iyi değerlendirip aradaki farkları Ar-Ge çalışmalarıyla kapatmaktır. Singapur dönüşümün adıdır.

Gülsüm BİRİNCİ
Yeşim Grup – Spor Giyim Direktörü